13 Haziran 2009 Cumartesi

Butterfly !

Daha çok gençtik ona ilkini verdiğimde. Hep orda olmayacaktı, o gittiğinde üzülecekti, belkide ağlayacaktı bilmiyorum. Onu kandırmak istemiyordum ama herşey o üzülmesin, ağlamasın diye.Herşey adaya gittiğimiz o gün başladı. Büyük yoldan ilerlerken yakamda görüp aldı ellerine, sevdi, isim bile taktık. Rüzgar dı adı. Cam kutuya koyup eve kadar götürdük. 2 gün kadar besledi onu sevdi. Her sabah kalktı önce ona baktı. Ama bi cuma sabahı ben kalktığımda rüzgar gitmişti. Koşa koşa odama gittim. Dolabımın içindeki küçük kutuyu açtım. İçindeki minik ışığın çevresindeydi hepsi. Hemen yeni bitanesini aldım ve yerine koydum. O yine sabah uyandı, sevdi onu. Hiçbirşeyden haberi yoktu. Böylelikle yılları geçirmiştik birlikte. Bi kelebek 2 günden fazla yaşamazdıki ey güzel sevgili. Bir ömür baktık biz rüzgara. Her gün bıkmadan, usanmadan yenileriyle değiştirdim yıllarca. Şimdi biz yaşlandık, yenilerini bulmakta zorlanıyorum. Ama sen üzülme onların hepsi senin gülücüklerinle geçirdiler kısa ömürlerini.. Hepsi mutlu bi şekilde uçuyorlar yukarlarda biryerlerde. Bense yıllardan beri senin gülümsemenle yaşıyorum.

541121421342 3251431555 4511442311433311414213. 41534354 1145414234 221523153344513351432351 451144424553341533. 2551344142224243 3211451154 42314243 5451445113131534 514151434233. 53234451135451 21423411133311 5123235143423342.

Karanlık

Yıl 2002, karanlık bir oda, yarı çıplak bir adam elindeki paletiyle tual olarak kullandığı duvarına resmini yapıyor. Bu resim için aylardır sadece geceleri çalışıyordu. Ama şu anda çaresizce oturmuş yıllardır yaptığı eserine bakıyordu üzgün üzgün. Olmuyordu, bir türlü gökteki ay ı çizemiyordu oraya. Tam 7 ayını vermişti bu resim için, belkide hayatındaki en önemli şeydi ama bir türlü beceremiyordu çizmesini. Sonunda ağlayarak gökyüzündeki aya seslendi. " Gel buraya, resmimi bitirmeme yardım et ! " Bu sözler onun son cümlesiydi.. Ertesi gün ressam bir arkadaşı tarafından evde bulunduğunda cansız bedeni yerde yatıyordu. Geriye kalan tek şey duvardaki resmiydi. Resimdeki ay öylesine güzel parlıyorduki insanda dokunacakmış hissi yaratıyordu.. Ama o günden sonra ay bir daha gökyüzünde görünmemişti.. Duvar arkadaşı tarafından boyanmış, ev satılmış, dünyanın belkide en değerli tablosu yok edilmişti.Elimde haplarla salonun ortasında oturuyordum, artık ya tamam ya devamdı hayat benim için. Kapkaranlık gecede, kapkaranlık odamda yine yalnız başımaydım. En ufak bi beklentim yoktu açıkçası hayattan. İşte bu sebepten bende veda ediyordum bu gece herkese. Dünya 7 yıldır bilinmeyen bir sebepten ötürü karanlığa gömülmüştü. O günden beri hep bişeyler eksikti geceleri. Eskiden yatarken her gece ay ı gözlerdim yatağımdan. Kimse bilmezdi ama o bana hikayeler anlatırdı, oyunlar oynardık birlikte. Artık o bile yoktu, oda terkedip gitmişti beni. Hapları düşünmeden boğazımdan attım. Suyunda etkisiyle teker teker kaydılar boğazımdan. İşte tam o anda herşeyin bittiğini düşünürken elimdeki bardağı düşürdüm. Bardak tuzla buz olmuş, etraf ıslanmıştı. Kırılan parçalardan bazıları duvara çarpıp izler bırakmıştı.. İnce, sarımsı bir ışık geliyordu tamda duvarın içinden. Duvardaki boyayı kazmaya başladıkça ışığın şiddeti artıyordu. En sonunda belirdi şekil. Ay tamda gözlerimin önündeydi.. Herkesden önce ulaşmıştım oraya. Olayı duyar duymaz koşa koşa gittim o daireye. İntihar eden bir yazardan söz ediliyordu. Aylar önce rüyamda görmüş ve şimdi gerçektende şahit olmuştum. Ordaydı, çok iyi biliyordum bunu. Artık ona ulaşmama çok az kalmıştı. Daireye girip doğruca duvara koştum. Duvardaki boyadan bir parçayı alet yardımıyla kopararak yanıma aldım ve onu son gördüğüm yere koşmaya başladım. Belkide onu tekrar görebilecektim. Henüz hava kararmamıştı ama bulabildiğim en yüksek yere gittim ve elimdeki taş parçalarını gökyüzüne savurdum. Tek bir şey istedim bunun karşılığında.. O' nu. Gözlerimi açtığımda çok eski bir koku belirdi yanımda. O geri gelmişti. Bana sarılıyordu. Tam tepemizde ise ay tüm güzelliğiyle ılışdıyor, göz kamaştırıyordu. Sonunda onun Ay' ı hediye etmiştim O' na..

Ben

Karanlık bir koridorda kovalıyordu sekerek koşan adam önden kaçan küçük kızı, bi süre sonra kız sendeleyip yerde buldu kendini. Tekrar toparlanıp kaçmaya çalışacakken ensesinde bi sıcaklık hissetti, tiz bi acı..3. sınıf bi korku filminin arkasından kapadım yine televizyonu, insanlar çok garip şeylerden zevk alıyorlardı artık. Ben onların eğlence dedikleri şeyden o kadar sıkılmıştımki kendimi 3. sınıf filmlerle teselli ediyordum. Kaç kişi farkında acaba olanların, kaç kişi farkında acaba etrafındakilerin. Geçenlerde çok sevdiğim biri bana " şu masadaki insanlara bak, 7 ay önce hepsi benim için birer yabancıydı. Şimdi ise onlarsız yapamıyorum" diye bi cümle kurdu. Acaba o masadaki diğerleride farkındamıydı şu anda 7 ay önce tanımadıkları biriyle masada oturduklarının. Kaç tanesi senin içinde öyle düşünüyordur dersin? Kaç tanesi eve gidince hayatını sorguluyordur ? Yazılı bir senaryoyu oynayan oyuncular gibiyiz hepimiz. Her gün aynı şeyler.. Değişik birşeyle karşılaştıklarında, alışılmamış bir gün yaşadıklarında yüzlerindeki ifade çok ilginç oluyor.Dünyadaki milyarlarca insandan bitanesiyim bende, yarın yine kalkacağım, yine karnımı doyurup işime gidicem. Akşam olduğunda yine aynı yere dönüp kitap okuyup 3. sınıf korku filmleriyle kendimi teselli edicem. Farklı hissetmemi sağlayan tek şeye sarılıp gözlerimi kapatıcam.

O

Gözlerimi açıp yatakda doğruldum, dışarıdan gelen yağmur sesleri beni yanına çağırıyordu sanki. Saate baktığımda 2.27 olduğunu gördüm. Yağmur sesleri o kadar güzel geliyorduki kulağıma dayanamadım kalktım üstüme bişeyler aldım ve dışarıya çıktım. Çocukluğumdan beri adım attığım sokakları sanki ilk defa görüyordum bu gece, herşey çok farklı geliyordu gözüme… Saçlarıma düşen yağmur damlaları sanki her seferinde biraz daha gözümü açıyorlardı. Yıllardır boş bakıyordum sanki o sokaklara, caddelere, insanlara. Zaman zaman geceleri dışarı çıkmayı çok seviyordum ama bu gece diğerlerinden farklı bi havaya sahipti..Derken birdenbire elektrikler kesildi ve tüm sokaklar karanlığa gömüldü.. Sanki sokaklar daha önce hiç bu kadar karanlık olmamış hiç bu kadar tenha kalmamıştı. Sokaklarda yatan sarhoşlar,birbiriyle dalaşan kediler hepsi yok olmuştu sanki birdenbire bu karanlığın içinde. Farkında olduğum tek şey yagmur damlaları ve gecenin karanlığıydı. Bi ses duydum birdenbire uzaklardan gelen minik tiz bir ses. Keman sesiydi bu. O kadar uzun zaman olmuştuki bu duyguyu tatmayalı, hatırlamakta zorluk çekmiştim. Adımlarımı hızlandırdım ve sese doğru yürümeye başladım, karanlığın tam içine doğru. Kendimi daha önce hiç bu kadar özgür hissetmemiştim daha önce. Gecenin karanlığı, yagmur, kulağıma fısıldayan kemanın sesi.. Sese doğru adımlarımı atmaya başladım karanlık sokakta. Bir ateş belirdi birden bire, tam karşısındada bana doğru dikilmiş keman çalan bir vücuda ait 2 güzel göz. Karşımdaydı, yıllar sonra “O” ordaydı. Evet “O” çağırmıştı beni bu gece. . Derken ateş söndü, artık gecenin karanlığını bölen tek şey yıllardır duymadığım o keman sesiydi...